Anadolu’da tarihin çok eski dönemlerinden beri arıcılık yapılmaktadır. Orta Anadolu’da arıcılık yapıldığını gösteren ilk belgeler, Boğazköy kazılarında bulunan ve M.Ö. 1300 yıllarına ait taş Hitit kitabeleridir.
Anadolu arısını yetiştirildiği bölgenin adıyla tanımlayan arı ıslahçısı ingiliz rahip Brother Adam (Karl Kehrle), Anadolu arısını değerli bir ırk olarak tanımlarken ülkemizde bu ırkın birçok ekotipinin bulunduğundan söz etmiştir.
Nitekim yapılan çalışmalar sonucunda Anadolu arılarının batı, kuzeydoğu, güneydoğu ve orta Anadolu arıları olarak dört ayrı tipe ayrıldığı ve bunların bazı ara formlarının bulunduğu bildirilmiştir.
Anadolu arısının ekotipleri:
Anadolu arısının özellikleri:
Anadolu arısı, Türkiye’nin kuzeydoğu ve güneydoğu hariç ülkenin orta kısımlarındaki yerli arı popülasyonunu oluşturmaktadır. Orta Anadolu bölgesinin kurak
iklimine adapte olan Anadolu arısı, genellikle bozkır bitki örtüsüne bağımlı
olarak varlığını sürdürür.
Kuzeyde Sinop ve Karadeniz Dağları, batıda Ege Bölgesi, güneyde Toros dağları, doğu da Sivas’a kadar olan geniş bölge Anadolu arısı (Apis mellifera anatoliaca)’nın yayılma alanıdır.
Türkiye’nin Orta Anadolu bölgesinin doğu-batı yönünde Eskişehir’den Sivas’a, kuzey-güney yönünde ise Çankırı’dan Niğde ve Nevşehir’e kadar olan bölge içerisinde dağılım gösteren Anadolu
arısı, Orta Anadolu’nun yanı sıra Ege, Akdeniz boyunca ve Karadeniz bölgesinin büyük bir bölümünde de bulunmaktadır.
Bugüne kadar ülkemizde bu arı ırkı ile ilgili herhangi bir seleksiyon, ıslah çalışması ve planlı bir yetiştiricilik yapılmamıştır.
Anadolu arısının bal verimi açısından Karnıyol, Muğla ve
Kafkas arıları kadar üretken olmadığı ortaya
konmuştur. Anadolu arısının bal verimini belirlemek için ülkemizin farklı bölgelerinde ve tarihlerde bazı çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Mevcut çalışmalar Anadolu arısının bal veriminin 10-25 kg arasında gerçekleştiğini ortaya koymasına rağmen bu ırka ait kovan başına ortalama bal verimi 15 kg olarak kabul edilmektedir.
Anadolu’nun birçok bölgesine uyum sağlamış oldukça farklı populasyonları ve ekotipleri bulunmaktadır.
Ege Bölgesindeki arılar, Anadolu arısı (Apis mellifera anatoliaca)’nın bir ekotipi olarak kabul edilmektedir. İzmir’den başlayarak güneye doğru Antalya’ya kadar olan sahil bölgesinde Muğla arısı denilen Ege ekotipi bulunmaktadır. Muğla arılarının performansı farklı bölgelerde özellikle Akdeniz bölgesinde yoğun
olarak incelenmiştir. Bu ekotip, morfolojik yapı ve üreme düzeni ile Anadolu arısının diğer ekotiplerinden ayrılmaktadır. Ege ekotipinin, Anadolu arısının diğer ekotiplerinden daha yüksek üreme etkinliğine sahip olduğu ve daha fazla bal ürettiği kimi çalışmalar ile ortaya konmuştur.
Türkiye’nin batısındaki İstanbul, Bursa, Eskişehir ve Isparta yörelerinde bulunan Anadolu arıları, Apis mellifera anatoliaca içinde Batı Anadolu arıları olarak ayrı bir alt grubu oluştururlar.
Niğde ilindeki yerel arılar daha küçük, sarı renkte, Orta Anadolu ve Muğla ekotiplerinden daha agresiftirler.
Anadolu arı ırkının her ekotipi yaşamını sürdürdüğü bölgede farklı morfolojik, fizyolojik ve davranış
özellikleri yansıtırlar.
Anadolu arı ırkının hırçın ve kovan giriş deliğine dikey petek
ören Kılıç ile uysal ve kovan giriş deliğine paralel petek ören Kalkan tipleri vardır.
Yorum Gönder